Geleneksel otomobil üreticileri içinde neden Nissan, Tesla için ciddi tehdit oluşturmaktadır

Nissan kısa süre önce, elektrikli araç sektörüne odaklanmak için 13 milyar sterlinlik yeni bir yatırım yaptığını duyurdu. Yatırım, Nissan’ın halihazırda popüler modeli Leaf’i üreten İngiltere’nin kuzey doğusunda yer alan Sunderland tesisi ve 2030 yılına kadar 23 yeni elektrikli model üretme planı üzerine odaklanıyor.

Ancak çoğu geleneksel otomobil üreticisi gibi Nissan’ın da Tesla’yı yakalamak istiyorsa daha gidecek çok yolu var. Elon Musk’ın şirketi, Model 3 ve Model Y’nin dünya çapında her çeyrek yılda yaklaşık 230.000 civarında araç üretimi sebebiyle, kolaylıkla dünyanın en büyük elektrikli otomobil satıcısıdır. Çin’in SAIC şirketi, Çin’de en çok satan elektrikli araç olan Wuling Hongguang Mini sayesinde ikinci sırada yer almaktadır. Ardından Volkswagen, BYD ve Hyundai gelmektedir.

Öyleyse neden üretimlerini içten yanmalı motorlar üzerine kuran geleneksel araç üreticilerinin çoğu Musk’ın bu kadar gerisinde kalmaktadır ve Nissan bu trendin üstesinden gelebilir mi?

Neden bazıları zorluk çekti

Tesla, 2008 yılında Roadster spor otomobilinin piyasaya sürülmesiyle, lityum iyon pillerle ilk seri üretim elektirikli araçları yarattı. Şirketin etkileyici bir şekilde büyümesi ve kar oranının da yansıttığı gibi, menzili, performansı ve verimliliği tartışmasız sektöründeki en iyisi olan bir araç grubunu geliştirmeye devam etti.

Doğal olarak, son on yıldır elektrikli araç üretiyorsanız, muhtemelen günümüzde elektrikli araç üretiminde daha başarılısınız demektir. Bu tecrübeyle sürücülerin araçlarınızı nasıl kullandığı, araçlarda neyin yanlış gittiği, motor ve akü tedarikçilerini en iyi şekilde nasıl yöneteceğiniz konusunda çok daha fazla veriye sahip olursunuz.

Nissan, on yılda yarım milyon adet satarak tüm zamanların en çok satan elektrikli araçlarından biri olan Leaf’i 2011’de piyasaya sürerek kesinlikle elektrikli araç sektöründe büyük bir etki yarattı. Ancak bu sektörden alınacak bir ders varsa, o da içten yanmalı motorlu araç üretiminde başarılı olmanın elektrikli araç üretiminde başarıyı garanti etmediğidir.

Bir örnek olarak General Motors(GM). General Motors, çığır açan EV1 modeli ile 1990’ların sonuna kadar piyasadaydı. Sahipleri tarafından sevilen bu küçük arabalar, tamamen elektrikli bir geleceğin nasıl görünebileceğini gösterdi. Ancak komplo teorileri şirketin EV1 modeli kitlesel pazara götürmelerinde ciddi olup olmadıklarını sorgulasa da yeterince popüler olmadıklarını söyleyerek EV1 modelin çöküşüne sebep oldu. Bu süreçte EV1 modeli kendi belgeselinin yıldızı oldu.

General Motors, 2010’da Volt’u piyasaya sürerek yeniden elektrikli araç üretimine başladı ve bu model 2018’e kadar oldukça popülerdi (bundan oldukça eski üretim tesisleri sorumlu tutuldu). Ayrıca, nispeten ucuz ve uzun menzilli bir elektrikli araç olarak tasarlanan Bolt’u 2017’de piyasaya sürdü. Ancak şirket bunu başarırken, bir yandan da pil sorunlarıyla karşılaştı. Bolt modelinin alev alabildiği bilgisi o kadar yaygın hale geldi ki, ABD’deki otoparkların bu modelin içeri girmesini yasakladığı biliniyor.


General Motors, artık bir çözümü olduğunu ve pil takımlarının değiştirilmesi için on binlerce Bolt modeli geri çağırdığını söyledi. Ancak sonuç olarak, yeni Bolt modelin üretimi şu anda Ocak ayı sonuna kadar askıya alındı. General Motors ayrıca 2023 yılına kadar 20 yeni EV modeli vaat ediyor, ancak yakın zamanda teması elektrifikasyon olan 2021 LA Auto Show’da  hiçbir elektrikli araç göstermediği için eleştirilere maruz kaldı.Amerika’nın Başkanı Biden’in yakın zamanda General Motors şirketi elektrikli araç üretiminde sektöre liderlik etmesiyle ödüllendirdiği göz önüne alındığında, bu durum kesinlikle tepkileri hak ediyor

Toyota, 1990’ların sonundaki hibrit model otomobilleriyle sektörü daha çevre dostu araçlar üretmeye yönelmekte de önemli bir rol aldığı gibi günümüzde de bu alandaki yenilikleri yakalamaya çalışıyor. Aralık 2021’de, hidrojenle çalışan araçlar geliştirerek diğer üreticilerden çok daha büyük bir adım attıktan sonra ilk hacimli üretimi sağlanan elektrikli model bZ‘yi piyasaya sürdü. Toyota’nın hidrojenle çalışan Mirai’si, 2021’in ilk yarısında Avrupa’da sadece 316 adet satarak, akülü elektrikli araçların sahip olduğu kadar piyadada başarı elde edemedi. Toyota’nın ayrıca 2022’de elektrikli araç üretimi için 30.000 ABD Doları değerinde bir yatırım başlatmak için Çin’in BYD şirketi ile birlikte çalıştığı bildiriliyor.

Bu arada Volkswagen, potansiyel olarak 2024 yılına kadar Tesla’nın elektrikli araç üretim oranını yakalaması en muhtemel olarak görülen otomobil üreticisidir. Alman devi bu sektöre yaklaşık €35 milyar (£29 milyar) harcıyor. Ancak Volkswagen, Tesla’nın sektörün en iyi elektrikli araçlarını ürettiği sürece, bu sürecin üç kat daha uzun süreceğini kabul ediyor ve bu alandaki kapasite farkını gözler önüne sunuyor. Volkswagen aradaki farkı 2022’de yarıya indirmeyi hedefliyor.

Nissan’ın avantajlı olduğu noktalar

Tesla’dan ve ayrıca NIO, BYD ve XPeng gibi Çin’in elektrikli araç üreticilerinden öğrendiğimiz bir şey varsa, o da üretiminde elektrikli şasi kullanılan araçların daha iyi olduğudur. Örneğin, Tesla’nın Model 3 rakibi Polestar 2, başlangıçta benzinli bir Volvo S40 olacaktı, ancak içten yanmalı bir motorlu aracı elektrikli olacak şekilde uyarlamak pek de mantıklı değildir. Aküsüyle daha kısa menzile sürüş yapabilir ve genellikle iç hacimde daha az alana sahip olursunuz.

Neyse ki Nissan ve ortağı Renault, şimdiden böyle özel bir elektrikli araç platformuna sahipler. CMF-EV(Common Module Family – Electric Vehicles) olarak bilinen bu sistem, grubun farklı elektrikli araçlar arasında bir dizi bileşeni paylaşmasına ve bunların üretiminde verimliliği en üst düzeye çıkarmasına olanak tanıyor.

Tesla’nın üretiminde de görüldüğü gibi, elektrikli otomobilleri uygun ölçekte (ve kârlı bir şekilde) üretmenin ikinci hayati faktörü, pil paketlerini son montaj fabrikasına mümkün olduğunca yakın hale getirerek nakliye maliyetini ve süresini azaltmaktır. Ve Nissan bu özelliği karşılayabilmektedir. Sadece Leaf modeli değil, aynı zamanda Leaf’in takipçisi olan modeli de üretecek olan Sunderland tesisi, tedarikçisi olan Envision pil “gigafactory”sine çok yakın bir konumda bulunuyor. Çin’e ait Envision adlı şirket yılda 38 GWh pil üretmeyi planlıyor ve bu, Nissan’ı üretimde Tesla’nın ABD ve Çin’deki fabrikalarıyla eşit seviyeye getirecek 500.000 yeni araca güç sağlamaya yetecek kadardır.

Dolayısıyla, yılların elektrikli araç bilgisi, verimli pil ve batarya tedarik zincirleri ve hali hazırda sahip olduğu elektrikli araç platformu ile Nissan, sektördeki yeni üreticilerle rekabet edebilecek konumda olan eski bir otomobil üreticisi olabilir. Ancak, elektrikli otomobil üretimine öncelik veren bir şirket olarak kendisine yeniden şekil verme avantajlarından yararlanamazsa, diğer birçok şirketten de gördüğümüz gibi, erken koşucu olmanın kesinlikle tek başına yeterli olmadığı gerçeğiyle yüzleşecektir.